Taşeron-işçi tartışması
Türk-İş ve Hak-İş, kamuda kadroya geçen işçilerin sendikalarının yeniden belirlenmesi sürecinde karşı karşıya geldi. 300 bin işçinin kamuda taşerondan kadroya geçiş yaptığı, bu işçilerin sendikal yer değişiklikleriyle, sendikaların üye sayılarından da büyük değişiklik yaşanacağı ifade ediliyor.
Kamuda kadroya geçen işçilerin sendikalarının yeniden belirlenmesi süreci Türk-İş ve Hak-İş’i karşı karşıya getirdi. Türk-İş, kamuda kadroya geçen taşeronlar için sendikal düzenlemelerin normal zamanında yürürlüğe girmesini isterken, Hak-İş bir kısmı temmuz ayında yürürlüğe giren düzenlemenin iptalini istedi. Kamuda taşerondan kadroya geçen işçi sayısının 300 bin civarında olduğu tahmin ediliyor. Bu işçilerin sendikal yer değişiklikleri, sendikaların üye sayılarını da etkileyecek.
SÜREÇ TEMMUZDA BAŞLADI
2017 yılı sonunda çıkarılan kanun hükmünde kararnameyle taşerondan kadroya geçen 900 bin çalışan için, sendikalılıkta bir geçiş dönemi öngörülmüştü. Taşeron çalışanlar, başta “genel işler” olmak üzere bazı işkollarında örgütlü bulunurken, kadroya geçtikten sonra, çalıştıkları işyeri hangi alanda faaliyet gösteriyorsa o alandaki sendikalara üye olması gerekiyordu. Buna göre örneğin, hastanede çalışan bir taşeron çalışan, daha önceden genel işler kolunda örgütlüyken ve buradaki sendikalara üyeyken, kadro sonrası, sağlık ve sosyal hizmetler alanında faaliyet gösteren sendikalara geçmesi gerekiyordu. Ancak bunun için 30 Haziran 2020 tarihi geçiş dönemi olarak belirlendi. 1 Temmuz itibariyle de, yerel yönetimlerde, sendikal geçişler başladı ve büyük ölçüde tamamlandı. 1 Kasım’da da kamu kurumlarındaki çalışanlar için aynı süreç başlayacak. Kamuda sürecin başlamasına kısa bir süre kala ise, tartışma başladı.
Türk-İş yönetimi konuyla ilgili olarak, “Bu konuda bir erteleme veya iptal sendikal düzeni ve iş barışını olumsuz etkiler” uyarısında bulundu. Belediye şirketlerinde sürecin tamamlandığını belirten Türk-İş yönetiminden yapılan açıklamada, şöyle denildi: Mahalli idarelerde 1 Temmuz’da sona eren iş koluna göre sendikalaşma ilkesi istisnası, kamu kurum ve kuruluşlarında 1 Kasım’da bitecek. Bu istisnanın kalıcı hale getirilmesi ya da sürecin uzatılması, Ülkemizde 1947’den beri uygulanmakta olan iş koluna göre sendikalaşma modeline göre oluşan sendikal düzeni alt üst edecek ve sendikalar arasındaki çekişmeleri kavgaya dönüştürecektir. Çoklu sendikanın yol açacağı rekabet şartları iş yerindeki verimi ve iş barışını olumsuz etkileyebilecektir. Bir iş yerinde sadece bir toplu iş sözleşmesi olması kuralı ortadan kalkacağı için aynı kamu işyerinde çalışma koşullarını düzenleyen birden çok toplu iş sözleşmesi söz konusu olabilecektir.”
SÜREKLİ HALE GELMELİ
Hak-İş Başkanı Mahmut Arslan ise, bir kısmı yürürlüğe giren düzenlemenin iptalini, “İşçilerin örgütlendikleri ve kadro sürecinde birlikte mücadele verdikleri sendikaları dışında, başka bir sendikaya üye olmaya zorlanması, bireysel sendika özgürlüklerine aykırıdır. Bu durum, örgütlenme özgürlüğüne aşırı ve ölçüsüz bir müdahaledir” sözleriyle istedi. Açıklama yapan Arslan, şunları söyledi: “İşçilerin fiilen çalıştıkları ve halen örgütlenmiş oldukları işkollarında örgütlenmelerinin sürekli hale getirilmesini talep ediyoruz. Kamuda çalışanları, taşeron diye insan yerine koymayan sözde sendikalar! Dün, taşeron döneminde çalışanları yok saydınız. Sözde sendikalarınıza üye kaydetmediniz. Siz! Dün sahada mücadele vermeyen sözde sendikacılar.”