Filistin Konusunda Söylemden Eyleme Geçilmeli Artık!
Filistin alevler içerisinde yanarken, İsrail rejimi küstah adımlarına sürekli bir yenisini eklerken Müslüman ülkelerin yöneticilerinin bir an evvel söylemden eyleme geçmesi gerekiyor. “İsrail laftan değil, güçten anlar” düsturu çerçevesinde yapılması gereken son derece hayati hususlar bulunuyor. Milli Gazete İsrail mikrobuna karşı atılması gereken 15 adımı yazdı.
İsrail rejiminin Filistin aleyhine yaptığı pervasız hamleler durmaksızın sürerken Müslüman ülkelerin yöneticilerinin, yaşananlar karşısındaki etkisizliği can yakıyor. Müslüman halklar, ülkelerinin yöneticilerinden İsrail rejimine karşı harekete geçmelerini bekliyor. Millî Gazete, İslam ülkelerinin yöneticilerinin bir saniye dahi gecikmeksizin atması gereken on beş adımı açıklıyor. İslam ülkelerinin işgalci İsrail mikrobunu coğrafyamızdan kovabilmesi ve Müslümanların selametini sağlayabilmesi için bahsi geçen hususların acilen hayata geçirilmesi gerekiyor.
SİYONİSTLER GERGİNLİĞİ TIRMANDIRIYOR
İşgalci İsrail rejiminin Yahudilerin Mescid-i Aksa’da “sessizce” ibadet etmesinin kanuna aykırı olmadığı yönünde karar alması, Filistin’de gerilimi artırdı. Filistin direnişi, Siyonistlerin bölgede gerginliği tırmandıran adımlarına cevaben, alınacak her karar için hazır olunduğunu açıklarken, Müslüman ülke yöneticilerinin yaşananlar karşısındaki etkisiz duruşları can sıkıyor.
Varlığıyla yeryüzüne kargaşa saçan İsrail rejimine karşı sert adımlar atılmasının zaruri olduğu görülüyor. İsrail ile yapılan “normalleşme” girişimlerinin son bulması ve karşılıklı misyonların kapatılması gerekiyor. Söz konusu adım çerçevesinde Türkiye’nin yapması gereken ilk iş Tel Aviv’de bulunan Maslahatgüzar Tolga Budak’ı geri çekmek ve İsrail rejiminin Türkiye Maslahatgüzarı Irit Lillian’a da kapıyı göstermek.
D-8 AKTİF HALE GETİRİLMELİ
MİLLÎ Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan öncülüğünde hayata geçirilen ve yeryüzünde adil bir nizamın oluşturulmasını amaç eden D-8’e gerektiği şekilde sahip çıkılması hâlinde İsrail rejiminin planlarını hayata geçirmede büyük zorluk yaşayacağı öngörülüyor. İşgalci İsrail rejiminin Yahudilerin Mescid-i Aksa’da “sessizce” ibadet etmesinin kanuna aykırı olmadığı yönünde karar alması Filistin’de gerilimi artırdı. Filistin direnişi, Siyonistlerin bölgede gerginliği tırmandıran adımlarına cevaben alınacak her karar için hazır olunduğunu açıklarken Müslüman ülke yöneticilerinin yaşananlar karşısındaki etkisiz duruşları can sıkıyor. Müslüman halklar, ülkelerinin yöneticilerinden İsrail rejimine karşı harekete geçmelerini beklerken İslam ülkelerinin liderlerinin söylemle tepkide bulunma merhalesinden eylemle tepki gösterme boyutuna acilen geçilmesi gerekiyor. Bu doğrultuda Müslüman ülke yöneticilerinin atması gereken on beş adım bulunuyor.
İSRAİL’E HAYAT HAKKI TANINMAMALI
Varlığıyla yeryüzüne kargaşa saçan İsrail rejimine karşı sert adımlar atılmasının zaruri olduğu görülüyor. İşgal devletinin kurulduğu günden beri Müslümanlara türlü mezalimlerde bulunan ve Filistin topraklarını işgal eden İsrail rejimine karşı atılması gereken adımların başında diplomatik ilişkilerin kesilmesi hususu geliyor. İsrail ile yapılan “normalleşme” girişimlerinin son bulması ve karşılıklı misyonların kapatılması gerekiyor. Söz konusu adım çerçevesinde Türkiye’nin yapması gereken ilk işin Tel Aviv’de bulunan Maslahatgüzar Tolga Budak’ı geri çekmek ve İsrail rejiminin Türkiye Maslahatgüzarı Irit Lillian’a da kapıyı göstermek.
İKİLİ ANLAŞMALAR İPTAL EDİLMELİ
Siyonist rejimi etkisizleştirebilme adına adım atılması gereken bir diğer alan ikili anlaşmalar konusu. İsrail ile gerçekleştirilen tüm ikili anlaşmaların iptal edilmesi büyük önem arz ediyor. Bu doğrultuda akıllara ilk olarak ülkemizin İsrail rejimi ile 27 Haziran 2016’da imzaladığı “normalleşme” anlaşması geliyor. Türkiye başta olmak üzere tüm İslam ülkelerinin İsrail ile yaptığı tüm ikili anlaşmalardan çekilmesi coğrafyamızın selameti önem taşıyor.
KATİLLER ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK DOLAŞAMAMALI
Ellerinde Müslüman kanı bulunan katil işgalcilere darbe vurulması gereken alanlardan bir diğerini de yargı sahası teşkil ediyor. Bu çerçevede İsrail rejimi hükümeti ve askeri yetkilileri hakkında uluslararası davaların açılması ve bu şahıslar hakkında yakalama kararı çıkarılmasının sağlanması gerekiyor. Geçtiğimiz yıllarda İsrail rejimi aleyhine açılan fakat “normalleşme” anlaşması kapsamında düşürülen Mavi Marmara davasını da hatırlatmamız zorunluluk taşıyor. İsrail rejimini oldukça zor durumda bırakan Mavi Marmara davasına teknik olarak geri dönüşün mümkün olduğu biliniyor. Siyonist katillerin cezalandırılması için yargılama sürecine dönülmesi ile İsrail rejiminin baskı altına alınacağı düşünülüyor.
“İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM” SAÇMALIĞINDAN VAZGEÇİLMELİ
Filistin davasına sahip çıkmanın ve İsrail rejimine karşı durmanın yolu zihinlerden de geçiyor. Filistin’in özgürlüğü için sahip olduğumuz fikirlerin doğruluğu büyük önem taşırken Filistin topraklarının zerresinde İsrail’in hakkı olmadığını bilmek ve buna uygun olarak hareket etmek gerekiyor. Bu çerçevede Müslüman ülkelerin yöneticilerinin İsrail rejiminin Filistin’deki işgaline çözüm olarak sunulan ‘iki devletli çözüm’ anlayışından uzak durması ve ‘Filistin’in nehirden denize tamamının özgürleştirilmesi’ ilkesine uygun bir siyaset izlemesi şart duruyor. Öte yandan İsrail rejiminin İslam coğrafyasından söküp atılması amacıyla çalışmalarda bulunacak resmi oluşumlar kurulması da önem arz eden konular arasında yer alıyor.
FİLİSTİN’E MADDİ VE ASKERİ DESTEK VERİLMELİ
Müslüman ülke yöneticilerinin İsrail rejimini çökertmek adına Filistin’e maddi ve askeri alanda verecekleri destek önemlilik arz ediyor. Bu noktada İsrail rejiminin zulümlerini caydırıcı ve engelleyici bir nitelik taşıyan ‘Filistin Barış Gücü’nün kurulması ve bu oluşuma tüm İslam ülkelerinden belirli sayıda asker alımında bulunulması gerekiyor. Filistin hükümeti ile işbirliği yapmak suretiyle Kudüs başta olmak üzere Filistin topraklarının Yahudileştirilmesinin önüne geçilmesi de büyük önem taşıyor. Bu doğrultuda da Filistin topraklarında yatırımlarda bulunulması ve İslami kültürün devamının sağlanması şart duruyor. Öte yandan Filistinlilere destek verilmesi gereken alanlardan birini de mülteciler meselesi oluşturuyor. İsrail işgali nedeniyle topraklarından ayrılmak zorunda kalan Filistinlilerin evlerine geri dönüşü için desteklenmesi ve bu doğrultuda uluslararası bir oluşum kurulması atılması lüzumlu adımlar arasında yer alıyor.
İSRAİL REJİMİ, EKONOMİK ALANDA ÇÖKERTİLMELİ
Başta Filistinliler olmak üzere tüm insanlık için tehlike saçan İsrail rejiminin en güçlü olduğu alanların başında ekonomi geliyor. İsrail rejimine mali alanda ciddi darbeler vurulması gerekirken bu minvalde İsrail rejimine ekonomik ambargoların uygulanması şart görünüyor. İsrail’e açılacak ekonomik savaş kapsamında hava sahalarının İsrail rejimine kapatılması, karşılıklı uçuşların durdurulması, limanların İsrail rejimine ait unsurları kabul etmemesi, İsrail malı ürünlerin İslam ülkelerine girmesinin engellenmesi gibi hususlar da gereklilik arz ediyor.
YABANCI ÜSLER MİLLİLEŞTİRİLMELİ
İslam ülkelerinde İsrail rejiminin varlığına doğrudan ya da dolaylı olarak hizmet eden tüm askeri üslerin millileştirilmesi gerekiyor. Siyonist İsrail rejiminin gerçekleştirdiği zulümlerdeki en büyük destekçi niteliği taşıyan ABD’ye kaşı atılacak adımların da İsrail’e zarar vereceği aşikâr olarak ortada duruyor. ABD’nin ve NATO’nun İslam ülkelerinde bulunan askeri üslerinden İsrail rejimine istihbarat ve lojistik gibi noktalarda destek sağlanabileceği düşünüldüğünde bu üslerin de millileştirilmesinin önemi daha iyi anlaşılıyor.
İŞGALCİ İSRAİL REJİMİNİ İSLAM COĞRAFYASINDAN SİLİP ATMAK İÇİN ACİLEN ATILMASI GEREKEN 15 ADIM
● D-8 aktif hale getirilmeli.
● İsrail’le tüm diplomatik ilişkiler kesilmeli.
● İsrail’e ekonomik ambargolar uygulanmalı.
● Hava sahaları İsrail rejimine kapatılmalı ve karşılıklı uçuşlar durdurulmalı.
● Limanlar, İsrail rejimine kapatılmalı.
● İsrail malı ürünlerin ülkelere girişi engellenmeli.
● İsrail ile gerçekleştirilen tüm ikili anlaşmalar iptal edilmeli.
● İsrail rejimi hükümeti ve askeri yetkilileri hakkında uluslararası davalar açılmalı ve bu şahıslar hakkında yakalama kararı çıkartılmalı.
● İşgalci İsrail rejiminin Filistin’deki işgaline çözüm olarak sunulan ‘iki devletli çözüm’ anlayışından vazgeçilmeli ve ‘Filistin’in nehirden denize tamamının özgürleştirilmesi’ ilkesi belirlenmeli.
● Filistin’e maddi ve askeri destek verilmeli.
● İsrail rejiminin İslam coğrafyasından söküp atılması amacıyla çalışmalarda bulunacak resmi oluşumlar kurulmalı.
● İslam ülkelerinde İsrail rejiminin varlığına doğrudan ya da dolaylı olarak hizmet eden tüm askeri üsler millileştirilmeli.
● İsrail rejiminin zulümlerini caydırıcı ve engelleyici bir nitelik taşıyan Filistin Barış Gücü kurulmalı ve bu oluşuma tüm İslam ülkelerinden belirli sayıda asker alımında bulunulmalı.
● İsrail işgali nedeniyle topraklarından ayrılmak zorunda kalan Filistinliler evlerine geri dönüşü için desteklenmeli ve bu doğrultuda uluslararası bir oluşum kurulmalı.
● Filistin hükümeti ile işbirliği yapmak suretiyle Kudüs başta olmak üzere Filistin topraklarının Yahudileştirilmesinin önüne geçilmeli. Bu doğrultuda Filistin topraklarında yatırımlarda bulunulmalı ve İslami kültürün devamı sağlanmalı.
Bahsi geçen hususlarla birlikte işgalci İsrail rejimine karşı harekete geçilmesi gereken alanlardan birini de Müslümanların birlikteliği oluşturuyor. İslam ülkelerinden teşekkül edecek birlik mekanizması hayati önem taşırken bu noktada D-8’in aktif bir hale getirilmesi gerekiyor. Millî Görüş lideri Prof. Dr. Necmettin Erbakan öncülüğünde hayata geçirilen ve yeryüzünde adil bir nizamın oluşturulmasını amaç eden D-8’e gerektiği şekilde sahip çıkılması halinde İsrail rejiminin planlarını hayata geçirmede büyük zorluk yaşayacağı öngörülüyor.
Milli Gazete